Uludağ Üniversitesi Türk Dili Bölümü her yıl düzenlediği etkinliklerden biri olan ‘’Dünden Bugüne Bursa’’ isimli deneme yarışması Mete Cengiz Kültür Merkezinde düzenlendi. Üniversitemizde öğrenim görmekte olan öğrencilerimizin okuma alışkanlığı ve yaratıcı yazma becerilerini geliştirmeye yönelik düzenlenen yarışmada toplam 185 öğrenci katıldı.
Değerlendirme sonunda 1.lik ‘’Bursa’nın Sırrı’’ başlıklı yazısıyla İlahiyat Fakültesinden AYŞE NUR GÖNEN 2.lik ‘’Ben Büyüdüm Ve…’’ başlıklı yazısıyla Güzel Sanatlar Fakültesinden EREN COŞAN, eden 3.lük ‘’Tılsımlı Şehir’’ başlıklı yazısıyla Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulundan MİNE GÖÇMEN, 4. Lük ‘’Huzur Kokuyorsun Bursam’’ adlı yazısıyla İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesinden BÜŞRA AYAZ,5.lik ise ‘’Dünden Bugüne Bursa” başlıklı yazısıyla Büyükorhan Meslek Yüksekokulundan MEHMET BURHAN olmuştur.
Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu Bilgisayar Programcılığı öğrencisi Mine Göçmen katılım gösterdiği üçüncü yarışmadan da eseriyle ödüle layık görüldü. Mine Göçmen dikey geçiş sınavı ile Uludağ Üniversitesi Eğitim Fakültesi Bilgisayar Öğretmenliği Bölümünü hedeflediğini, eğer başarı gösterirse Türk Dili Bölümünün önümüzdeki yıllardaki yarışmalarında da ödüllere talip olduğunu belirtti.
Ödül töreninde konuşma yapan Uludağ Üniversitesi Rektör Yardımcısı Tevfik Yücedoğru Bursa’nın sadece tarihi ve edebi değil bilim alanında da ilklere sahne olduğunu Bursa’nın en özel şehirlerden biri olduğunu vurguladı. Türk Dili Bölümünün bu başlıklı bir deneme yarışması düzenlemesi nedeniyle Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Saadettin Eğri’ye teşekkür eden Yücedoğru bu tür etkinliklerin düzenlenmesi Bursa’nın tanımı açısından çok önemli olduğunu söyledi.
Ödül töreninde Eğitim Fakültesi Müzik Bölümü öğrencilerinin Bursa türkülerinden oluşan müzik dinletisi düzenlendi.
Mine Göçmen'in ödüle layık görülen "Tılsımlı Şehir" başlıklı eseri;
TILSIMLI ŞEHİR
Bir şehre hiç yukarıdan baktınız mı? Gökyüzünü, yeşilliklerin altında hayal ederken; işi gücü bırakıp teslim oldunuz mu hiç? Her şehir, kendi içine çeker tılsımını. Benim tılsımıma düşen Bursa’ydı. Nice efsanelere dolanmış, nice erlikler barındırmış, dualarla ayakta durmuş ve dallarına çiçekler bulaşmış.
Bir kere yabancı kalsanız ve çıksanız Tophane’nin güzel surlarına. Dokunsanız taşlarına, daha ilerisine çevirseniz başınızı. Eski evleri görebilseniz Muradiye’nin, sokaklarını gezebilseniz, o kadar iyi gelecek ki ruhunuza. En sık yaptığımız ihmallerden biridir ruhu doyurmak. Öyle zordur ki, içine girdiğiniz her halin, size söylemek istediğini anlayamazsınız. Ruhta doymak ister, tatmak ister, bilmek ister. Gelip geçiyoruz bu güzel dünyadan. Yaşadığımız her şey şu kocaman evrene bakılınca bir nokta gibi görünüyor. Ve o noktanın içinde olup bitiyor her şey. Şehirler kalıyor insanların arkasında. Belki şekil değiştiriyor, yeni bir surete bürünüyor. Belki eskiye nazaran daha kalabalık oluyor. Kalabalığa aldırış etmeden, yaşama telaşı sarmadan yüreğinizi, gelip geçtikçe bakınız caddelerinize. Size anlatacak çok şeyleri olacak. Birçok uygarlığı kucaklamış Bursa. Birçok beyliği, devleti hatta imparatorlukları... Prusa olmuş önce Heredot’a göre; çeşitli kolonilerin ve devletlerin egemenliğinden çıkarak. Lakin çokta uzun ömürlü olmamış çıkması. Girmiş Roma İmparatorluğunun egemenliğine. Önce Roma’dan sonra Bizans’a uzanmış bir il olarak yolu. Şimdi; Bursa’nın ilk hatıraları, çeşitli mimarileri, sikkeleri, seramikleri kalmış arkeoloji müzesinde. Prusa’dan Bursa’ya geçmiş bir devlet önderliğinde. Anadolu Selçuklu olmuş, cihan devleti Osmanlı; onunla devlet olmuş. Başkentliğe terfii etmiş güzel şehir, bir tarihin baş yerine oturmuş böylece. Vasiyetken elde edilmesi, şimdi duruyor tam içinde Orhangazi Türbesi. Bununla birlikte Hüdavendigar, Yıldırım ve Yeşil Külliyesi. Sancak Beyliğini şehitlikle süslemiş ulu şehir. Almış yeşil göğüne Murat Hüdevendigar’ı. Sancaktan hükmetmek istemiş Şehzade Ahmet ‘i Cem Sultan’ı. Bursa’yı Bursa yapan tarihi içinde savrulmuş onlarca şahsiyetin eşiğinde. Bir de maneviyat yüklenmiş bu koca şehre. Bastığın yerden Emir Sultan geçer olmuş. Abdal Murad, Aşık Yunus, Oruç Bey, Ethem Dede, Üftade, Molla Fenari, Üçkuzular üç hanım kızlar. Boylu boyunca yaşamış yeşilin her tonunda evliyalar. Tezveren Dede’ye gidilmiş umut edilen için. Somuncu Baba’nın ekmek kokusu aranmış sokak aralarında.
Bir de Bayezıd eli değmiş Bursa’nın tam ortasına. Klasikliğin en güzel oymalarından oluşan Ulu Camii, sanata ayrı bir yer katar olmuş. Yeşil Türbe eklenmiş yoluna yoldaş olsun diye. Tek kat görünen türbe, turkuaz çinilere bürünmüş. İznik’in en güzel çinileriyle donatılmış.
Düşmüş Evliya Çelebi’nin diline. Gülen yüzleri de olmuş güzel şehrin ; Hacivat’ı Karagöz’ü. Çelebi’si, Beberuhi’si , Acem’i daha niceleri.
Manevi başkent olan Bursa değişimlerle ilerlemiş, düşmüş bir gün düşman eline. 2 yıl 2 ay 2 gün esir elinde olan tarih kokan şehir dayanır mı daha fazla esarete? Yakılan köylere, mahallelere, kıyılan canlara, yaşanan ekonomik buhranlara, işini terk etmek zorunda kalan tüccarlara, esnaflara rağmen kurtulmuş düşman işgalinden. Cumhuriyet sinmiş böylece Bursa’nın ruhuna. İncinen Bursa’yı teselli etmiş, İpek fabrikaları, kent merkezleri, köylere imar atılımlarını kısa sürede hediyelendirilmiş. Belki artık başkent değildi ama yaraları da güzel sarılmıştı. Onu yeniden ayağa kaldırmış, bir dost gibi imkanlar sunmuşlardı. Bursa, alışmış bir kere ilkleri yaşamaya, yaşatmaya. Tılsımına katılmamak elde değil. Her yenilik öncesi çalınmıştı kapısı. Tarihi hamamları, esnafları, kapalı çarşıları ve hanları...
Ağaçların, çiçeklerin, yeşilin bin bir tonu olan güzel şehre bahar yakışırdı baştan aşağıya. Bursa son baharında kucakladı belediyesini. Öyle güzel karşılamıştı ki son bahar, en güzel zeybeklerini ağırladı. Aydınlandıkça, çoğaldı Bursa. Hikayelere, şiirlere, şarkılara konu oldu. Efsaneleşti bazen köylere sığmadı, yaşanan gerçeklikler kitaplara sığmadı. Zaman koca bir yükünü paylaştıkça Bursa’yla, Saat Kule’sini hatırlatır oldu.
Şimdi bir yabancıdan bir dosta dönerek gez şadırvanları şehrengiz. Kucak aç ulu çınarın altında, su seslerine, kanat seslerine. Geçmiş musikisine kulak ver, o seni taşıyacak bırak kendini. Geçmişi, geleceğe getirecek seni. Güzel tatlara, güzel taraftarlara.
Bir şehre hiç yukarıdan baktınız mı? Dağına,toprağına,ağacına,meyvesine,güvercinlerine, insanına. Hatıralar, içindeki serveti yaşatmak için yararlanabileceğin en güzel kültürdür. Şehirden ala dost, sırdaş olmaz. Bak, ne çok birikim yaşamış ve yaşatmış. Şimdi sokaklarında telaşa kapılmak niye? Bir şehirden, öteki şehre geçiyor içim. Yine de Bursa’da kalıyorum. Tılsımlara, seslere kulak ver arkadaşım. Küstürme şehrini kendine. Her şehir hayaline kapılır, anımsanmak, sarınmak ister. Şefkatle kucakla onu, yabancı olma. Bir hayal kur ve onunla uyan. Gez sokaklarında Bursa’nın mucizesinin.
“ Bu hayale uyur Bursa her gece,
Her şafak onunla uyanır, güler
Gümüş aydınlıkta serviler, güller “
Anasayfaya Dön Güncel Haberler Haber Arşiv