Haber

30.12.2019 13:33:59

Din ve Edebiyat Üzerine Bir Hasbihal

Ankara Üniversitesi Ilahiyat Fakültesi Türk Islam Edebiyati Anabilim Dali Baskani Prof. Dr. Mehmet Akkus'u Fakültemizde misafir ettik. Dekanimiz Prof. Dr. Bilal Kemikli ile beraber Edebiyat Toplulugu'nun düzenledigi programda konusan Akkus, din ve edebiyat üzerine ögrencilerle hasbihal etti.

Programin açilis konusmasini toplulugun danismani Dr. Ögr. Üy. Ali Ihsan Akçay yapti. Ardindan edebiyata yakinligi ile bilinen Ak Parti Bursa Milletvekili Osman Mesten söz alarak dinleyicileri selamladi.

Dr. Ögretim Üy. M. Murat Yurtsever'in moderatörlügünü üstlendigi programda ilk olarak Mehmet Akkus söz alarak, "Edebiyat" kelimesinin etimolojisinden söze baslayarak sunlari söylemistir:
"Bizim edebiyat dedigimize Araplar "edeb" der. Yani bir seyi güzel yapmak demektir. Bu kelimenin ismi mef'ulu olan "Me'dûbe" ise bir davetin en iyi sekilde yapilanina verilen isimdir. Bugün Türkçe'de "edeb" denildiginde edebiyat anlamini degil; kisinin yasayisini ve fikirlerini güzellestiren, sözünü ve nefsini terbiye eden mânalarini kullaniyoruz." Gelenegimizde manzum eserlerin tevhid ile, mensur eserlerin de hamdele ve salvele ile basladigindan bahsederek din ile edebiyat iliskisi üzerinde durmustur.

Ardindan söz alan dekanimiz Bilal Kemikli, dinin dili ve edebiyati nasil kusattigini su ifadelerle aktarmistir:
"Allah sözü yaratirken duyguyu da edebiyati da yaratti. Insani duygulari hissedebilecek bir melekeyle var etti. Derler ki ilk mersiyeyi Havva validemiz yazdi. Onun için ilk mersiyeyi de ilk agiti da o yakti.
Din, dili insa ediyor. Kavramlari ve kelimeleri yeniden diriltiyor, canlandiriyor. Her peygamberin getirdigi kitaba göre dil tebdil eder. Islamin gelmesiyle Ebu'l-hakem olana Ebu Cehil dedik."

Konusmasinin devaminda biraz daha ayrintiya inerek siir ve din konusunu ele alan Kemikli sunlari eklemistir:
"Vahyin siirimizi nasil etkiledigi hususu önemli bir husus. Kur'an'da geçen kissalar edebiyati dogrudan etkilemistir. Yûsuf u Züleyha kissasi Arap edebiyatinda da Iran edebiyatinda da var. Ilham kaynagi, referansi Kur'an'da anlatilan Hazreti Yûsuf kissasidir. Kur'an aktarir, sair onu edebî metne dönüstürür. Osmanli'nin ilk eserlerinden olup Iznikli bir zâtin kaleme aldigi "Halilnâme" de Ibrahim peygamberi konu alir.
Bizim dogrudan dogruya Kur'an'dan ilham alinmayan metinlerimiz bile Kur'ana göre sekillenmistir. Din, edebiyatla olan iliskisinde ona dogrudan kaynaklik etmistir. Dinî ortamlar, dinî muhitler, dervislerin vecd halkalari edebiyati dogrudan etkilemistir."

Sadece dinin edebiyati etkilemedigine, edebiyatin da dine katkilari olduguna deginerek edebî metinlerin dinî duygu ve düsünceyi zenginlestirdigini, daha genis havzalara ulasmasina araciliklik ettigini söylemistir. Hoca Ahmed Yesevî'nin siirlerini örnek göstererek dinî birikimin farkli cografyalara edebiyat vasitasi ile tasindigina vurgu yapmistir.

Murat Yurtsever'in "Alana hangi perspektiften bakmayi önemsersiniz, bu alanda ihtisas yapmayi düsünenlerin donanimi ne olmalidir?" sorusunu Mehmet Akkus, "Bizim toplumumuz 'edeb' i Araplarin anladigi anlamdan alip daha genel mânâ vermis. Bu yola giren önce edeb kiyafetini giymelidir. Edebi olmayan merdudtur." seklinde cevaplamistir.
Misir'da yasadigi bir olayi anlatan Akkus, Osmanlica bir kitâbe gördüklerini, ne gruptaki Araplarin ne de Türklerin okuyabildigini söyleyerek bu alanda ihtisas yapacak olanlarin manevi ahlâkin yaninda tarihe ve Osmanlica'ya da vâkif olmalari gerektigini belirtmistir.

Murat Yurtsever'in edebiyat dersinin sanata bakan bir yönü olmasi hasebiyle diger derslerden farkli oldugunu dile getirmesi üzerine Mehmet Akkus sunlari söylemistir:
"Edebiyat bir düsüncedir. Bir kültürdür. Klasik kültürümüzde sair, siir söylemek için söylemedi, kitap yazmak için yazmadi. Muhakkak bir niyeti vardi. Sebeb-i telifi vardi.
Tanzimat döneminde Sinasi'nin yaptigi tercümelerden itibaren edebiyata ideolojik perspektiften bakilmaya baslandi. Edebiyat, dinî ve seküler diye ikiye ayrildi. Seküler edebiyati ayakta tutmak için var güçleriyle çalistilar. Klasik edebiyatimizda en profan Nedîm'dir, ama ayni zamanda devrin seçkin âlimlerinden biridir. Müderristir. Pek çok beytini alip bir ayete bir hadise götürebilirsiniz."

Edebî hayattaki gelismeyi saglam zemine çekemedigimiz sürece dinî düsünceyi oturtamayacagimiza dikkat çeken Bilal Kemikli'nin su ifadeleriyle program tamamlandi:
"Edebiyat düsünceyle, ilimle iç içedir. Siir suurdur. Suursuz adamin durusu olmaz, durusu olmayanin görüsü olmaz. Çünkü durusu olmayanin duyusu olmaz."



Bilgi

Okunma Sayısı: 1905
Eklenme Tarihi: 30.12.2019 13:33:59
Güncelleme Tarihi: 31.12.2019 09:56:33

Paylaş