Yeni Coronavirus (SARS-CoV-2) Üzerine...
İlk olarak Çin’de ortaya çıkan hastalık etkeni Yeni Coronavirus (novel CoV, nCoV) olarak tanımlanırken, bilimsel veriler elde edildikçe bu yeni virusun aslında daha önce ortaya çıkmış olan SARS coronavirusuna (SARS-CoV) yakın olduğu görülmüş ve hastalık etkeninin resmi adı SARS-CoV-2 olarak güncellenmiştir. Oluşturduğu hastalık tablosu ise COVID-19 olarak kayda geçmiştir. Virusun özellikle nereden kaynak aldığı ve evcil hayvanlarla ilişkisi sürekli olarak gündeme taşınan bir konu haline gelmektedir. Mevcut bilgiler ışığında konuya ilişkin aşağıdaki hususların aydınlatılmasında fayda görülmektedir:
1. SARS-CoV-2 hayvanlardan mı köken alıyor?
Virusun ilk çıkışından itibaren değişik vahşi hayvan türlerinden insana geçiş yaptığıyla ilgili bilgiler sunulmuştur. Yılan, yarasa, pangolin gibi egzotik hayvanlar en çok dile getirilen türler olmuştur. Bugün elimizde olan veriler mevcut virusun özellikle yarasalarda saptanan SARS benzeri coronavirusuna genetik olarak yakın olduğunu gösteriyor. Ancak yine de kesin olarak virus yarasadan insana geçtiği söylenememektedir. Bugün için virusun nereden köken aldığından çok, epideminin nasıl seyredeceği üzerine odaklanılması daha doğru olacaktır.
2. Evcil hayvanlar ve bunlarda görülen coronaviruslarla ilişkisi :
Evcil hayvanlarda (sığır, kedi, köpek, kanatlı hayvanlar) görülen coronaviruslar onlarca yıldır bilinen ve bu hayvan türlerine özgü hastalıklar yapan etkenlerdir. Bu viruslardam kedi ve köpek coronavirusları arasında bir genetik etkileşim tespit edilmiştir. Bütün bu süreçte anılan hayvanlar insanlarla yakın temasta olmuş ve türler arası geçiş/salgın söz konusu olmamıştır. Dolayısıyla gerek pet hayvan sahipleri gerekse hayvancılıkla iştigal eden yetiştirici ve hayvan sağlığı çalışanlarının (veteriner hekim, teknisyen, tekniker) bu konuda tereddüt duymalarını gerektirecek bir husus bulunmamaktadır.
3. Köpekte SARS-CoV-2 saptandığı bilgisi ne anlama geliyor?
Haber, “Hong Kong’da enfeksiyonu geçiren bir bireyin köpeğinden alınan burun ve boğaz sürüntü örneklerinde pozitif sonuç alındığı” şeklinde sunulmuştur. Burada dikkat edilmesi gereken bazı önemli noktalar ise göz ardı edilmektedir:
- Bütün dünyayı etkisi altına alan salgında tek bir olgudan bahsedilmektedir
- Hayvanın sahibinden kaynaklı çok yoğun aerosol saçılıma maruz kalması olasıdır.
- Elde edilen sonuç “pozitif” değil “şüpheli pozitif” tir.
Sonucun tekrarı yapılmadığı ve yeni bir vaka bildirimi olmadığı dikkate alındığında, bu verinin anlamlı olmadığı ortadadır. Köpeklerin solunum yolu hücrelerinde bulunan hücresel reseptörlerin yapısı farklı olduğu için virusun çoğalmasının mümkün olmayacağı düşünülmektedir. SARS coronavirusuyla yapılan deneysel çalışmalarda da köpek hücre kültürlerinde virus üremesi saptanamamıştır (Kaynak: Emerg Infect Dis. 2006;12(1):128–133.)
4. Evcil hayvanlar için uygulanması gereken yeni tedbirler var mıdır?
Mevcut koşullar altında çiftlik hayvanları dâhil olmak üzere evcil hayvanlar için herhangi bir kısıtlama gereksinimi bulunmamaktadır. Standart biyogüvenlik uygulamalarının takibine devam edilmelidir. Hayvansal ürünlerin tüketimi konusunda da kısıtlama ihtiyacı bulunmamaktadır.
5. Bu coronavirusun öncekilerden farkı nedir?
SARS-CoV-2 etkeninin diğer coronaviruslardan ayrıldığı başlıca nokta yayılma hızının çok yüksek olmasıdır. Bunun nedeni ise Bulaştırıcılık Oranı'nın (Ro değeri) yüksekliğidir. Kabaca bir değerlendirmeyle Ro değeri Çin için 3.7, Çin dışındaki ülkeler için 4.2 olarak hesaplanmıştır. Yani, enfekte bir kişi ortalama 4 kişiye virus bulaştırabilmektedir.
6. Veteriner Hekimlerin rolü:
Coronavirus Danışma Kurulunda veteriner hekim virolog bulunmaktadır. Benzer amaçla Tarım ve Orman Bakanlığı’nda da bir toplantı düzenlenerek risk değerlendirmesi yapılmıştır. Bu tip salgınlar Tek Tıp kavramının anlaşılması için önemli bir örnektir. Buradan güçlü mesajlar alınması ve Sağlık Bakanlığımızdaki değerlendirme süreçlerinin tekrar ele alınması yararlı olacaktır. İnsan ve hayvan sağlığı araştırmalarındaki işbirliği gereksinimi de ön plana çıkmaktadır.
7. Aşı / İlaç geliştirme:
Yanlış değerlendirmelerin en çok yapıldığı alan aşı geliştirme çalışmalarıyla ilgilidir. Aşının “19 günde” hazır olacağı şeklinde değerlendirmeler bile yapılmıştır. Aşı geliştirme konusunda önemli gayretler olsa da, güvenle kullanılabilmesi ve ruhsatlanabilmesi için geçilmesi gereken deneysel süreçler çok daha uzundur. İlaç konusunda ise daha önce SARS ve MERS viruslarıyla sağlanan deneyimler takip edilmektedir.
8. Mücadele
Mevcut salgının kendiliğinden sönme potansiyeli bulunmaktadır. Bugünkü verilere göre toplumun yaklaşık %70'i virusla tanıştığında pandemik statünün sonlanması beklenmektedir. Dolayısıyla, bir taraftan Çin'de olduğu gibi aşı kullanmadan mücadeledeye devam edilecekmiş gibi planlama yapılırken, diğer taraftan aşı geliştirme konusunda zaman kaybedilmemesi, mümkün olduğunca ilerlenmesi gerekmektedir. Bu süreçte toplumsal temas oranının azaltılması ve bireysel hijyen uygulamasının mutlaka ve titizlikle takip edilmesi şu an için en makul mücadele stratejisini oluşturmaktadır.
Prof.Dr.Kadir Yeşilbağ
Bursa Uludağ Ünv. Veteriner Fak.
Viroloji Anabilim Dalı
Anasayfaya Dön Güncel Haberler Haber Arşiv