Bursa Uludag Üniversitesi (BUÜ) Uluslararasi Ilahiyatçilar Toplulugu tarafindan düzenlenen ‘Deizm Sorununu Nasil Okumaliyiz?’ konulu seminer düzenlendi. Etkinlige Ilahiyat Fakültesi Felsefe Tarihi Anabilim Dali Ögretim Üyesi Prof. Dr. Kasim Küçükalp ve Din Psikolojisi Anabilim Dali Ögretim Görevlisi Dr. Akif Hayta konusmaci olarak katildi.
Seminerde ilk olarak Prof. Dr. Kasim Küçükalp deizm kavraminin arka plani üzerine konustu. Küçükalp, deizm kavraminin etimolojik tahlilini yaparak sonrasinda bu akimin tarihsel sürecini degerlendirdi. Prof. Dr. Küçükalp: “Deizmin nasil bir dünya görüsünün ürünü oldugu, tanri-insan-âlem baglaminda nasil bir perspektif imledigi ve bizi de tanriyi nasil tasavvur etmemiz gerektigi konusunda sevk eden, arz ettigi kavramsal yapi hakkinda ortaya koyacagimiz malumat bir takim ayrimlari görme firsati verecektir. Ayrim yapmadan, Ibn Miskeveyh’in de dedigi gibi temriz edici bir düsünme faaliyeti içerisinde olmadan düsünme eylemi de eksik kalacaktir. Dolayisiyla bizim itikadi düzlemde benimsemis oldugumuz Allah tasavvuru ile özellikle modern zamanlarda saha kalkmis olan bu yaklasim biçimi arasindaki farki görmek, daha bilinçli bir okuma ve neyle karsi karsiya olundugu hakkinda bizi enforme etme imkânina sahip olacaktir” dedi.
Ilahiyat Fakültesi Din Psikolojisi Anabilim Dali Ögretim Görevlisi Dr. Akif Hayta ise deizm ile ilgili yapilan çalismalar hakkinda ön bilgi vererek, ilahiyatçilar deizmin neresinde? basligi üzerinden konusmasini sürdürdü. Dr. Akif Hayta, Türkiye’de deizmin yayilmasinin sebepleri arasinda Islam’in bilimle çatistigi, akla aykiri ilkeler barindirdigi, insanlara özgürlük tanimadigi ve Islam dünyasinin bunlardan dolayi geri kaldigi söyleminin çok baskin oldugunu vurgulayarak söyledi. Hayta, kendini deist olarak tanimlayan gençlerin %48’inin dini egitimlerini cami ve kuran kurslarinda almasi gerçeginin ilahiyatçilar olarak üstünde düsünülmesi gereken bir husus oldugunu da belirtti. Dr. Hayta, ilahiyatçilarin sunacagi dini egitimin Kur’an merkezli olmasi, bozulmus olan peygamber tasavvurunun düzeltilmesi ve din-bilim-felsefe egitiminin yogun olarak verilmesi gerektigi hususunda tavsiyelerde bulundu.
