Bursa Uludag Üniversitesi (BUÜ) Iktisadi ve Idari Bilimler Fakültesi Uluslararasi Iliskiler Bölümü Baskani Prof. Dr. Tayyar Ari, Türkiye’nin mülteci meselesinde tek basina birakildigina isaret ederek; “Ben karar verici olsam, geri kabul anlasmasini bugün durdururum. Degilse bile göç takasi anlasmasini kesinlikle durdururum. Isteyen buyursun gitsin. Bugün bile sinirimizda milyonlarca insan var. Bu sadece bizim sorunumuz olamaz” dedi.
BUÜ Iktisadi ve Idari Bilimler Fakültesi ve Uluslararasi Iliskiler Bölümü ev sahipliginde ‘Göç Yönetimi: Türkiye’nin Yaklasimi ve AB Iliskilerine Etkileri’ konulu bir panel gerçeklestirildi. European Neighborhood Council, Iktisadi Kalkinma Vakfi, Friedrich Naumann Vakfi ve Avrupa Birligi Türkiye Delegasyonu tarafindan düzenlenen panele BUÜ Iktisadi ve Idari Bilimler Fakültesi Dekani Prof. Dr. Derda Küçülakp, Uluslararasi Iliskiler Bölümü Baskani Prof. Dr. Tayyar Ari, European Neighborhood Council Direktörü Samuel Doveri Vesterbye, akademisyenler ve ögrenciler katildi.
Programin açilis konusmasini gerçeklestiren Uluslararasi Iliskiler Bölümü Baskani Prof. Dr. Tayyar Ari, Suriyeli mültecilerin Türkiye’de misafir edilmesi konusunda Avrupa Birligi’nin aldatici tavirlar sergiledigini söyledi. Süreçte Türkiye’nin çok sayida hayal kirikligi yasadigina isaret eden Prof. Dr. Tayyar Ari; “Avrupa Birligi taahhütlerini yerine getirmiyor. Vize serbestligi sözü halen yerine getirilmedi. Avrupa’ya yapilan göç büyük ölçüde engellendi. Bu konuda Avrupa’yi rahatlattik. Ancak bunun karsiliginda fonlar kisitli gelmeye devam ediyor. 2016 Mart ayinda bir göçmen takasi anlasmasi da yapildi. Burada yine vize serbestligi, ikinci bir 3 milyar Euro yardim vaadi var ve müzakere sürecinin önü açilacak maddeleri koyuldu. Ancak yine hiçbir vaat yerine getirilmedi” diye konustu.
FONLARIN YATIRILDIGI STK’LARIN YÜZDE 80’I YABANCI KÖKENLI
Yardim paralarinin dogrudan hükümete degil, sivil toplum kuruluslarina verildigine isaret eden Prof. Dr. Tayyar Ari; “Destegi alan sivil toplum kuruluslarinin da sadece yüzde yirmilik dilimi Türk sivil toplum kuruluslari, digerleri yabanci kuruluslar. Her türlü harcamayi ve yatirimi Türk hükümeti yapiyor, fakat desteklerin çogu yabanci menseli sivil toplum kuruluslarina yapiliyor. Burada bir sorun var. Bu destekler hangi amaçla kullaniliyor, bu sivil toplum kuruluslari ne gibi çalismalar yapiyor? Bunlari sorgulamamiz gerekiyor. Bu kadar para keske dogrudan hükümete verilseydi. Türk vatandasina hangi imkânlar saglaniyorsa, Suriyeli mülteciler için de ayni imkânlar saglaniyor. Bizim vatandaslarimiz gibi yasiyorlar. Her yil ortalama 5 milyar Euro’luk bir harcama söz konusu. Bu güne kadar toplam 35-40 milyar Euro’luk bir masraf var. Bunlardan kimsenin haberi yok. AB bir kalem dahi verse, o kalemin üstüne AB yaziyor. Siz burada her türlü imkâni sunuyorsunuz ancak üstüne Türkiye yazmiyorsunuz. Dolayisiyla isin bir de bu boyutu var. Ben sahsen bu fonlarin ve bu sürecin problemli oldugunu düsünüyorum.
KARAR VERICI BEN OLSAM GERI KABUL ANLASMASINI DURDURURUM
Suriyeli mültecilerin Türkiye’de agirlanmasi sürecinin Avrupa Birligi’ne yapilan düzensiz göç dalgasini yüzde 95 oraninda azalttigina isaret eden Prof. Dr. Tayyar Ari; “Avrupa Birligi bu isten kurtulmus oldu. Ancak Türkiye’de bu oran tam tersi oranda artti. 2014 yilinda 800 bin olan mülteci rakami, 2015 yilinda 2 milyon 200 bine çikti. Insanlar AB’ye gittigi zaman geri gönderilecegini biliyor artik. Bu rakam yilda 500 bin artisla suan 3 milyon 700 bine ulasti. Baktiginiz zaman suan kamplarda insan kalmadi. Mülteciler Türkiye’de rahat rahat gezebiliyor. Hepsi aramizda ve bizimle ayni kosullarda yasiyorlar. Yunan adalari basta olmak üzere inanilmaz kötü kosullarda yasayan mülteciler var. Burada rahat yasamalari bizlere ek vergi olarak yansiyor. Bizim yasamimizi zorlastiriyor. Haliyle toplum olarak sürece itiraz ediliyor. Bedelini de hükümet siyasi olarak ödüyor. Kesinlikle gözden geçirilmesi gereken bir süreç içerisindeyiz. Ben karar verici olsam, geri kabul anlasmasini bugün durdururum. Degilse bile göç takasi anlasmasini kesinlikle durdururum. Isteyen buyursun gitsin. Bugün bile sinirimizda milyonlarca insan var. Bu sadece bizim sorunumuz olamaz. Bir ülkenin nüfusunun 4’te1 nüfusunu barindiriyoruz, ancak dünyanin umurunda degil. Bu yükü birilerinin paylasmasi gerekiyor. AB ülkeleri durumu sadece geçistirmeye çalisiyor” diye konustu.
IIBF DEKANI PROF. DR. DERDA KÜÇÜKALP: BÜYÜK BIR AHLAKI SINAVI BASARI ILE GEÇTIK
Göç ve mülteci konusunu etik degerler açisindan yorumlayan IIBF Dekani Prof. Dr. Derda Küçükalp ise insanligin ve medeniyetlerin ahlaki olarak sinandigi bir dönemde yasadiklarinin altini çizdi. Göç meselesinin bati medeniyetinin büyüsünü bozdugunu vurgulayan Dekan Prof. Dr. Derda Küçükalp; “Ülke olarak, bu ahlaki sinavdan basariyla geçtigimizi düsünüyorum. Bundan 100 sene sonra dönüp tarihe bakildiginda, bu ülkede yasayanlar büyük bir sinavi ahlaki anlamda geçmis olmanin gururunu yasayacaklar. Bu isin ekonomisinin fazla bir önemi yok. Biz bu insanlari misafir etmekten mutluluk duyuyoruz. Bu is gerçekten bir ahlak meselesidir. Özellikle Avrupa Birligi, Türkiye’deki temel insan hak ve hürriyetler konusunda konustuklari konulari bir kenara birakarak, kendi tavirlarini sorgulamalari gerekiyor. Böyle bir mesele konusunda nasil bir tutum takindiklarini incelemeleri gerekiyor. Avrupa ülkeleri referandumlarla sinirlarindan içeri savastan kaçmis insanlari almiyorlar. Bunlar ise demokrasi insan haklari konusunda en ileride gördügümüz ülkeler olarak gösteriliyor. Rakamlar ve paralar üzerinden pazarlik yapiyorlar. Bu açidan baktigimiz zaman Türkiye Cumhuriyeti vatandasi olarak, misafirlerimizi iyi sartlarda agirladigimiz için mutluluk duyuyorum. Dünyanin da Türkiye’ye yardimci olmasi gerektigine inaniyorum. Meselenin siyasi olarak çözümü konusunda Türkiye’nin yalniz birakilmamasi gerekiyor” seklinde konustu.
Açilis konusmalarinin ardindan Yildiz Teknik Üniversitesi Uluslararasi Iliskiler Bölümü Ögretim Üyesi Dr. Fulya Memisoglu tarafindan ‘Fikir Yapicilar ve Gençlik Liderleri Arasinda Türkiye’deki AB Duyarliligi’ konusunda bir sunum yapildi.



