BUÜ’de yeni dönemin ilk dersi Adalet Bakanı Bozdağ’dan

 

Bursa Uludağ Üniversitesi (BUÜ), 2022-2023 Akademik Yılı’nı Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın katıldığı bir tören ile başlattı. Akademisyen ve öğrencilerle bir araya gelen Bakan Bozdağ, açılış programının ardından dönemin ilk dersini de verdi.

Üniversite Yönetimi, akademisyen, personel ve öğrencilerin Atatürk Anıtı’na çelenk sunmasıyla başlayan ve Prof. Dr. Mete Cengiz Kültür Merkezi’nde devam eden 2022-2023 Akademik Yıl Açılış Töreni’ne Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Bakan Yardımcıları, Bursa Valisi Yakup Canbolat, Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, Bursa Milletvekilleri, protokol, akademisyenler, idari personel ve öğrenciler katıldı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan törende BUÜ İklim Elçisi seçilen Semanur Öztürk kısa bir konuşma yaptı. Programda Devlet Konservatuvarı öğretim üyeleri de keyifli bir müzik dinletisinde bulundu.

BAKAN BOZDAĞ’DAN MEZUN OLDUĞU ÜNİVERSİTEYE VE REKTÖRE ÖVGÜ

Törende kürsüye gelen Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Bursa Uludağ Üniversitesi’nin 2022-2023 Akademik yılının hayırlı olması temennisinde bulundu. Program nedeniyle heyecanlı olduğunu belirten Bakan Bekir Bozdağ; “Normalde heyecanı pek yansıtmayan birisiyim ancak ailemin içinde, yetiştiğim ocakta bulunmanın heyecanı içerisindeyiz. Bu heyecanı yaşamama vesile olan Ahmet Saim Kılavuz hocama davetleri için şükranlarımı sunuyorum. Aranızda olmaktan, Uludağ Üniversitesi’nin bir mensubu ve mezunu olmaktan gurur duyduğumu ifade etmek isterim. Hayatımın her döneminde, attığımız her adımda, akıttığımız her terde, elde ettiğimiz her başarıda buradaki öğretim üyelerimizin, hocalarımızın ve Bursa’dan öğrendiklerimizin çok büyük payı vardır. Yolumuzu, istikametimizi Uludağ Üniversitesi’nden edindiğimiz bilgiler, sahip olduğumuz değerler aydınlattı ve onların aydınlığında yürümeye, ülkemize ve milletimize hizmet etmeye devam ediyoruz. Aradan geçen uzunca bir zamandan sonra akademik yıl açılışında olmak benim için ayrı bir şeref, ayrı bir onurdur. Bunun da altını özellikle çizmekte fayda görüyorum. Öğrencilik yıllarımda beni etkileyen ve etkilemeyen hocalarım oldu. Bilim insanı gibi konuşan, araştırma ve sonuçları ortaya koyan hocalar beni çok etkilemiştir. Ahmet Saim Kılavuz hocamız da bilimi ve bilgisi ile gerçekten bizlere yol gösteren, şahsımı ve pek çok öğrenciyi derinden etkileyen hocalarımızdandır. Bu akademik yıl açılış vesilesiyle hem Ahmet Saim Kılavuz hocama hem de yetişmemize emek veren tüm hocalarımıza şükranlarımı sunuyorum ” dedi.

“YENİ ANAYASA İHTİYACI TÜRKİYE’NİN ANA GÜNDEM MADDESİDİR”

Program kapsamında ilk dersi de veren Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, yeni anayasa konusunda değerlendirmelerde bulundu. Yeni anayasa konusunun Türkiye’nin değişmez ve değiştirilmesi teklif edilemez ana gündemi olduğunun altını çizdi. 1982 anayasasının yürürlüğe girdiği günden bu yana yeni anayasa konusunu parti gündemine almayan siyasi partinin olmadığını kaydeden Bakan Bekir Bozdağ; “Bu şunun ifadesidir; Türkiye gündeminin ortak talebi ve ihtiyacı yeni anayasadır ve siyaset kurumu bu ortak talebi ve ihtiyacı görmüş, bu konuda muhtelif çalışmalar yapmıştır. Ancak sonuca ulaşılamamış ve zaman içerisinde anayasamızdaki dil birliği de bozulmuştur. O yüzden dil birliği olan, iç bütünlüğü yerinde olan yeni bir anayasa Türkiye’nin acil ihtiyacıdır. Birbiri içerisinde bu kadar bütünlüksüz bir yapıyla Türkiye’nin yolunda yürümesi elbette ülke için hayırlı bir yol değildir” açıklamasında bulundu.

“2023 SEÇİMLERİ, CUMHURBAŞKANININ KATILACAĞI 2. SEÇİMDİR”

Konuşmasında halkın cumhurbaşkanı seçmesi konusuna da değinen Bakan Bozdağ; “Türk halkı, bilinen Türk tarihinde ilk defa yürütme organı olan devletin başı Cumhurbaşkanını ilk defa 24 Haziran 2018’de seçmiştir. Türkiye’de değişik tartışmalar yapıyor. Onun için de ifade etmek isterim; 2018’de seçilen Cumhurbaşkanı, 2018’den önce seçilmiş Cumhurbaşkanı gibi yürütmenin sorunsuz kanadı, temsili Cumhurbaşkanı değil, esasında hukuki ve cezai sorumluluğu tam olan, direk yürütme yetki ve göreviyle donatılmış yürütme organı olan Cumhurbaşkanıdır. O yüzden Sayın Cumhurbaşkanımızın, devletin başkanı yürütme organı sıfatıyla seçildiği ilk Cumhurbaşkanlığı seçimi 24 Haziran 2018’dir. 2023 yılında yapılacak seçim, devletin başkanı ve yürütme organı Cumhurbaşkanının ikinci seçimidir. Sayın Cumhurbaşkanımızın 2023’teki adaylığı, devletin başkanı ve yürütme organı Cumhurbaşkanı sıfatıyla ikinci adaylığıdır. Parlamenter sistemde halkın sadece seçmesi, görev süresinin iki dönem olması kaydı var diye hükümet sistemi değişikliğiyle yürütme organına dönüştürülen ve yürütme organı hak ve yetkilerini kullanarak güçlendirilen Cumhurbaşkanının bu seçim hakkı, yeniden seçim hakkından mahsup edilemez. Haklar mahsup edilemez ve geriye dönük kullanıldı diye geçmişte kullanılan bir hak, gelecekte doğan yeni haklardan mahsup edilemez. Bu anayasamızın da, anayasa mahkememizin de bu konuda verdiği muhtelif kararlarına da çok net bir şekilde aykırı bir durumdur. O nedenle de Cumhurbaşkanımızın adaylığına dayalı tartışmalar sadece yoruma dayalı tartışmalardır. Kaldı ki 2017’de yapılan anayasa değişikliğinin yürürlük tarihini düzenleyen ilgili maddeye baktığımızda hükümet sistemini değiştiren kısımların yürürlük tarihini çok net bir şekilde ifade ediyor. Dolayısıyla 2023 yılında yapılacak seçim ikinci seçimdir ve Sayın Cumhurbaşkanımızın adaylığı konusunda herhangi bir anayasal ve yasal bir sorun yoktur. İkinci defa aday olması anayasamızın tanıdığı bir haktır. Yorumla anayasanın verdiği bir hak ortadan kaldırılamaz. Aksi takdirde yorumla anayasa değişikliği anlamına gelir ki bu da abesle iştigalden başka hiçbir anlam ifade etmez” şeklinde konuştu.

ANAYASAYA 223 YAMALI BOHÇA BENZETMESİ

Anayasanın çok sayıda değişikliğe uğradığının altını çizen Bakan Bozdağ; “Değiştire değiştire bu anayasayı ve anayasadaki darbe ruhunu ve darbeci vasfını yok edemeyiz. Bu nedenle Türkiye’nin artık madde ve fıkra değiştirmekten vazgeçip yepyeni bir anayasa yapmaya ihtiyacı vardır. Çünkü artık 1982 anayasası, Türkiye’yi taşıyamıyor. Bu anayasa özellikle hükümet sistemi değişikliğinden sonra üzerine inşa edildiği en önemli temellerden birini de kaybetmiştir. Yeni hükümet sistemi çerçevesinde de anayasanın yeniden ele alınmasında fayda vardır. Yeni anayasa Türkiye’yi taşıyamıyor. Bizim anayasa için 40 yamalı bohça tabirini kullanıyorlar ama benim tabirim, bizim bu bohçanın yamasının 40’dan daha fazla olduğu, bizim anayasamızın 223 yama taşıyan bir bohça olduğudur. Siz bu kadar yamalı bir elbise ile sokağa çıkabilir misiniz? Uluslararası bir toplantıya gidebilir misiniz? Sizin saygınlığınızı bu yamalı bohçalar ne kadar olumlu veya olumsuz etkiler? Elbette bunun takdiri sizlere aittir. Onun için Türkiye’nin artık 223 yamalı bohçaya dönmüş, Türkiye’yi taşıyamaz hale gelmiş bu yeni anayasadan kurtulma vakti geldi de geçmektedir. Bunun sorumluluğu halkta değil, siyasilerdedir” açıklamasında bulundu.

YENİ ANAYASA TÜRKİYE’NİN İHTİYAÇ DUYDUĞU EN BÜYÜK DEĞİŞİM VE KALKINMA PROJESİDİR

Türkiye Cumhuriyeti’nin ikinci yüzyılına yeni anayasa ile girmesi gerektiğini söyleyen Adalet Bakanı Bekir Bozdağ; “İkinci yüzyılın Türkiye yüzyılı olması ve Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün birinci yüzyıla 1924 anayasasıyla başladığı gibi yeni sivil ve demokratik bir anayasayla başlaması ülkemizi her alanda daha demokratik ve daha güçlü kılacaktır. Türkiye yüzyılı yeni anayasa üzerine inşa edilirse daha güçlü olacaktır. Ben inanıyorum ki yeni dönemde oluşacak parlamentolar milletin bu yüksek talebine daha fazla kulak tıkayamayacaktır. Aksi takdirde millet uzlaşmaz tutum içeren ve bu tutum nedeniyle birbirine karşı adım atmaktan çekinen siyasi partilere ve onların temsilcilerine kırmızı kart gösterecektir.  Türkiye’nin bu değişime ihtiyacı olduğu tartışmasızdır. Son olarak diyorum ki yeni anayasa Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu en büyük değişim ve kalkınma projesidir. Yeni anayasa projesini hayata geçirmeden bizim büyük Türkiye’yi inşa etmemiz kolay kolay mümkün gözükmemektir. Yeni anayasa, büyük Türkiye’nin de, güçlü Türkiye’nin de açılış kapısıdır. Türkiye eninde sonunda yeni anayasayı hayata geçirecektir. Üzüntümüz, Türkiye’nin bu süreçte gecikmesidir. Umarım 2023 yılında oluşacak yeni parlamento, yeni anayasa ihtiyacını daha fazla ötelemez, milletin sesine kulak verir ve bir uzlaşma içerisinde yeni anayasayı hazırlayıp milletimizin onayına sunma başarısını gösterir. Bu tarihi başarıya imza atacakları şimdiden kutluyorum” diye konuştu.

REKTÖR KILAVUZ’UN SON AKADEMİK DÖNEM AÇILIŞ KONUŞMASI

Törende konuşan BUÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz ise yeni dönemin hayırlı ve uğurlu olması temennisinde bulundu. Programın kendisini heyecanlandırdığını aktaran Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz; “Bu benim 4. Eğitim-Öğretim yılını açış konuşmam ve son konuşmam. Allah nasip ederse 19 Nisan 2023 yılında görevi ve bayrağı yeni arkadaşımıza devredeceğim. Eğitim-Öğretimde 2 yıla yakın bir süre pandemi dönemi yaşadık. Bu süre içerisinde eğitimin sekteye uğramaması Türkiye için büyük bir başarıdır. Daha önce hiç görmediğimiz dijital eğitim ile yüz yüze geldik. Hamdolsun önceki yöneticiler tarafından devreye sokulan bir sistemi 15 gün içerisinde geliştirmek ve yatırımlar yapmak suretiyle yürürlüğe aldık. 70 binin üzerinde öğrencisi olan bu hacimdeki üniversitenin eğitimi aksatmadan bugünlere getirmiş olması teslim edilmesi gereken bir haktır. Buna vesile olan akademik ve idari tüm personelimize teşekkür ediyorum” dedi.

“EŞİT ŞARTLARDA YARIŞMIYORUZ!”

71 bine yaklaşan bir öğrenci sayısına, 7 bini aşan akademik ve idari personele sahip olduklarının altını çizen Prof. Dr. A. Saim Kılavuz; “Biz bir Araştırma Üniversitesiyiz. Daha önce adaydık ve adaylığı kaybetme durumundaydık. YÖK ile toplantımızda yeni bir yönetim olduğumuzu ve biraz müsaade edilmesi gerektiğini söyledik. Bizlere müsaade ettiler ve 6 ay içinde sıralamada yükselmeye başladık. Önceki yıl da asil aday üniversiteler arasında açıklandık. 70 bin öğrencisi olan bir üniversitenin, diğer üniversitelerle aynı şartlarda yarışa sokulması adalet açısından çok uygun değil. Öğrenci sayıları bizlerden çok daha az olan üniversitelerle aynı şartlarda yarışmak zorunda kalıyoruz. Bundan şikayetçi değiliz. Tüm bu şartlara rağmen biliyoruz ki; üniversitemiz aynı zamanda Türkiye’de yükseköğretim görmek isteyen gençlerin, ileride ülkenin insan kaynağı ihtiyacını karşılamak üzere yetiştirilmesinin bir görev olduğu bilincindedir. Öğrencileri en iyi şekilde yetiştiriyor ve mezun ediyoruz. Aynı zamanda da Araştırma Üniversitesi olarak, Bursa’nın bir markası olarak da üzerimize düşen görevi yerine getirmeye çalışıyoruz” açıklamasında bulundu.

“ARAŞTIRMA ÜNİVERSİTESİ KONUMUNU GELİŞTİRMEMİZ GEREKİYOR”

Türkiye genelinde otomotiv malzeme teknolojileri alanında ilk sırada yer aldıklarını açıklayan Rektör Kılavuz; “Zaten Bursa’ya da yakışan budur. Şu anda İTÜ’nün de önünde bulunmaktayız. Ardından ileri ve yenilikçi malzemelerde, ardından gıda arz güvenliğinde ve özellikle hayvan beslemede. Bu konular da biliyorsunuz ki pademi süreci ve Rusya-Ukrayna savaşıyla birlikte dünyanın en önemli gündem maddesi haline geldi. Sosyal bilimler alanında da; arkeoloji, eğitim, ilahiyat ve din bilimleri konularında Türkiye’nin ilk 3 üniversitesi arasında bulunuyoruz. Bunun dışında klinik hastalıklar akciğer ve solunumda üst seviyede yarışıyoruz. Dolayısıyla Araştırma Üniversitesi konumunu artık bundan sonraki süreçte daha da geliştirmemiz gerekiyor. Üniversite-Sanayi işbirliği alanında da önemli atılımlar yaptık. Bu bir kültür meselesidir” dedi.

ULUTEK’İ BURSA’NIN HATTA TÜRKİYE’NİN EN GELİŞMİŞ TEKNOPARKI YAPACAĞIZ

Konuşmasında ULUTEK Projesi’ne de değinen Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz; “Bünyemizde yer alan ve kıymetli çalışmalara imza atan ULUTEK Teknopark’ımızı, BTSO ile birlikte yürütüyoruz. Başkan İbrahim Burkay’ın çok kıymetli olan ve bizim de destek verdiğimiz bir projesi var. ULUTEK’i, TEKNOSAB’ın Ar-Ge Merkezi haline getirmek istiyoruz. Dolayısıyla da bu arazinin şu veya bu şekilde bir başka iş veya fonksiyon için kullanılmaması gerekmektedir. Bursa’nın ve Uludağ Üniversitesi’nin vizyonuna yakışan, bu araziyi topyekûn teknolojinin ve Ar-Ge’nin hizmetine sunmaktır. Nitekim bir proje de mevcut. Eğer o proje ki 600 milyon Dolarlık bir projedir. Bu projeyi Bursa becerebilir mi? Elbette becerebilir ve becermesi lazımdır. O takdirde Bursa, ülkenin yükselen yıldızı olacaktır” şeklinde konuştu.

YATIRIMLAR HAYIRSEVERLER VASITASIYLA DEVAM EDİYOR

Üniversitedeki yatırımlar konusuna da değişen Rektör Kılavuz; “Ekonominin durumu belli. Güneydoğumuz ve Akdeniz’de ülkemiz bir var olma mücadelesi veriyor. Bu anlamda devletimizi anlıyoruz. Onun için başta Sayın Valimiz olmak üzere, yetkililerle birlikte hayırseverleri devreye sokarak yatırımlara devam ediyoruz. Bunları devlet imkânlarıyla yapamazdık. Bizden sonra gelecek arkadaşlarımızın da bu politikayı yürütmeleri icap ediyor. Kalite konusunda da çok ciddi çalışmalar yapıyoruz. YÖK Başkanlığımız da bu konuda hassasiyet gösteriyor. Hocalarımız da canla başla çalışmalara devam ediyor. İnşallah bu yılın sonuna kadar da YÖKAK Akreditasyonunu temin etmek suretiyle, topyekûn akredite olmuş bir üniversite haline geleceğiz” şeklinde konuştu.

BURSA’YA YENİ DEVLET ÜNİVERSİTELERİ KURULSUN ÖNERİSİ

Göreve geldiğinde üniversitelerin bölünmeye başladığını söyleyen BUÜ Rektörü Kılavuz; “Şu an itibariyle bölünmeyen en büyük üniversitesiyiz. O sebeple de Türkiye’nin en kalabalık öğrenci sayısına sahip üniversitesiyiz. Bölünme gerçekleşecekse bu yeni doğumlar tarzında gerçekleşmelidir diye Sayın Cumhurbaşkanımıza sunduğum bir dosya var. Orada bölge bölgede hangi üniversitelerin kurulması gerektiğine dair fikirlerimizi beyan ettik. Buradan kıymetli protokol üyelerimizin ve Sayın Adalet Bakanımızın önünde diyorum ki; karar vericiler olarak üçüncü veya mümkünse dördüncü devlet üniversitesini gündeme almanızı istirham ediyorum. Yeni bölümler açmak, yeni fakülteler kurmak,  zaten yoğun bir öğrenci nüfusuna sahip olan ve Araştırma Üniversitesi görevi bulunan Bursa Uludağ Üniversitesi’ni daha da yorar. Onun için bu üniversiteyi bölmeden, yeni üniversiteler kurarak daha da geliştirme imkânına sahibiz. Ben şahsen böyle düşünüyorum” dedi. Kılavuz, konuşmasını şöyle tamamladı: "Aynı zamanda 70 bin öğrencimizin 7 bini 128 ülkeden misafir öğrencidir. Bu misafir öğrencilerimizi önümüzdeki 10-20 yıllık süreçte dünyanın beşten büyük olduğunu, daha adil bir dünya düzeninin kurulabileceğini ilan eden, ülkemizin gönüllü barış elçileri olarak görüyor ve buna göre yetiştiriyoruz."

Tören, Adalet Bakanı Bozdağ Bozdağ’a öğrenci kütüğü ve not çizelgelerinin bulunduğu tablonun hediye edilmesiyle sona erdi.

Sosyal-Paylaşım

Anasayfaya Dön Son Haberler Haber Arşiv

Haber Tarihi : [03-Eki-2022]

Haber Görüntüleme : 3.080 - 75