Sempozyum Programı / Symposium Program
Sempozyum Bildiri Özetleri Kitabı / Symposium Abstract Booklet
Sempozyum Fotoğrafları / Symposium Photos
Bursa Uludağ Üniversitesi, Mozaik Araştırmaları Araştırma ve Uygulama Merkezi tarafından, UNESCO Türkiye Milli Komisyonu ve Mudanya Belediyesi işbirliğiyle 12-15 Mayıs 2022 tarihleri arasında düzenlenen sempozyum Türkiye ve dünyadan bilim insanlarını Mudanya’da buluşturdu.
6. Uluslararası Türkiye Mozaik Korpusu Mudanya Sempozyumu, “İnanç ve Kültün Mozaik Sanatına Yansıması: Sanat, Koruma, Modern Yaklaşımlar” temasıyla 12-15 Mayıs 2022 tarihleri arasında Mudanya Uğur Mumcu Kültür Merkezi’nde düzenlendi.
Yurt içinden 38, yurt dışından 27 akademisyenin katılım sağladığı sempozyum, Türkiye, Fransa, Portekiz, İspanya, İtalya, Fas, İsrail, Belçika, Macaristan, Bulgaristan gibi ülkelerden bilim insanlarını Mudanya’da buluşturdu. 4 gün boyunca süren olan sempozyumun ilk üç gününde 11 oturumda toplam 42 bildiri sunulmuş olup son gün ise İstanbul turu düzenlendi.
Sempozyum, Mozaik Araştırmaları Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Derya Şahin’in açılış konuşmasıyla başladı. Şahin, Türkiye’den 37, yurtdışından 27 bilim insanının Antik ve Ortaçağ mozaik araştırmaları, mozaik koruma uygulamaları ve önerileri, modern mozaik uygulamalarıyla ilgili 11 oturumda 42 sunum yapacağını söyledi.
Uluslararası Antik Mozaikler Araştırma Birliği Başkanı (AIEMA) Anne Marie Guimier Sorbets de Türkiye’nin önemli değerlere sahip bir ülke olduğunu, Mudanya’nın da bu değerler arasında Myrleia ile önceliği bulunduğunu belirterek, “Burada Roma döneminden kalma mozaik eserlerin olduğunu biliyoruz. Son yüzyılda biz öğrendik ki mozaik çok çok önemli. Bursa Uludağ Üniversitesi öğrencilerine, değerli hocalarına, bu etkinliğe ev sahipliği yaptıkları için Mudanya Belediye Başkanı Hayri Türkyılmaz’a teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı.
MÖ 8. yüzyılda Myrleia adı ile kurulan Mudanya’nın tarihsel gelişim sürecini anlatan Bursa Uludağ Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mustafa Şahin ise, “Myrleia- Apameia kentine ait kalıntılar Ömerbey mahallesinde yoğunlaşıyor. Hilal Tepe olarak bilinen bölgesinde ise bölgede başlatılan kazı işlemleri sırasında antik kente ait kalıntılar ortaya çıkarıldı. Pişmiş toprak künklerden oluşan su sistemleri, cadde ve sokakların altına döşenen atık su sistemleri ile antik kentin dokusunun bir bölümü açığa çıkarıldı. Çanak çömlek kırıkları açığa çıkarılan bölüm ise Roma dönemlerine tarihleniyor. Buluntular arasında yer alan bronz çocuk heykeli, en önemli kültür varlıklarından birisi oldu. Myrleia zengin bir mirasa sahip. Myrleia Roma döneminde bir koloni kentiyken, aynı zamanda bölgenin en zengin kentiydi. Çok sayıda tapınağı, tiyatrosu ve limanı bulunuyordu. Myrleia’nın bulunduğu bölgede toprağın altında büyük bir uygarlık bizi bekliyor” diye konuştu.
Uludağ Üniversitesi, Arkeoloji Bölümü Araştırma Görevlisi Hazal Çıtakoğlu ise Myrleia mozaikleri hakkında bilgi verdi. Çıtakoğlu, Myrleia mozaiklerinin 3. yüzyılın sonu, 4. yüzyılın başına tarihlendiğini Erken Hristiyanlık döneminde yapılan bazı mozaiklere de ilham kaynağı olduğunu dile getirerek, “Mozaik döşemeler yüzyıllar içerisinde farklı toplumlar ve kültürler tarafından işlenerek çeşitli değişimler geçirmiş ve günümüze kadar ulaşmış en önemli sanat eserlerinden birisi olmuştur. Gerek yapımında kullanılan malzemeler gerekse yapım teknikleri ve oluşturulan kompozisyonlar büyük zaman dilimleri içinde farklılaşmış ancak mozaik eserler insanın yaşadığı mekanları süslemeye devam etmiştir. Güney Bithynia bölgesi içinde yer alan Bursa ve ilçeleri, Anadolu'nun arkeolojik potansiyele sahip önemli yerleşim alanlarındandır” dedi.
Anasayfaya Dön Güncel Haberler Haber Arşiv