Bu sprey Covid-19 Hastalığının etkeni olan SARS Cov-2’yi bir dakikada inaktive ediyor

 

Bursa Çekirge Devlet Hastanesi’nde Ortopedi Uzmanı olarak görev yapan Op. Dr. Ahmet Ümit Sabancı’nın geliştirdiği nanoteknolojik solüsyonların Covid-19 Hastalığının nedeni olan SARS Cov-2 virüsünü 1 dakikada yok ettiği tespit edildi. Bursa Uludağ Üniversitesi’nde (BUÜ) anti mikrobiyal etkinlik analizleri yapılan solüsyonlar sprey olarak kullanıma sunuldu.

Op. Dr. Ahmet Ümit Sabancı’nın projesi, BUÜ Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Cüneyt Özakın, Tibbi Genetik ve Translasyonel Tıp Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Şehime Gülsün Temel ve Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Genetik Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Atıl Bişgin’in bilimsel katkıları ile geliştirilerek sprey ürün haline getirildi. Geoxyn adı ile eczanelerde satılmaya başlayan ürün, ilk etapta gıda takviyesi grubundan ruhsatlandırıldı. Sağlık Bakanlığı İlaç ve Tıbbı Cihazlar Kurumu tarafından tıbbi cihaz statüsünde burun spreyi kayda alınırken, ağız spreyinin ruhsatlama aşaması devam ediyor.  

Yaklaşık 3 yıldır proje üzerinde çalıştığını söyleyen Op. Dr. Ahmet Ümit Sabancı, solüsyon geliştirme çalışmasını eklem içi  ve yara iyileşmesi uygulamaları ve antimikrobiyal etkileri için başlattıklarını, ancak SARS Cov-2’nin  Covid19 pandemisi yapması ile birlikte çalışmaları hızlıca bu alana kaydırdıklarını açıkladı. Hazırladıkları solüsyonun SARS Cov-2’yi 1 dakika içinde inaktive ettiğini tespit ettiklerini aktaran Dr. Ahmet Ümit Sabancı; “Daha sonra bu solüsyonun insanlarda kullanıma uyumlu olup olmadığını anlamak için biyo uyumluluk testleri yapıldı. Bu testlerin sonunda da başarılı olduğumuzu gördük ve bu ürünü hem burun hem de ağız mukozasını virüslere karşı korumak amacıyla üreterek kullanıma sunmaya karar verdik. Şu anda bu üretimleri son aşamaya getirdik ve ürün piyasaya sunmaya hazır hale geldi” dedi.

Nanoteknolojik bir ürün geliştirdiklerinin altını çizen A. Ümit Sabancı; “Solüsyonlar antibakteriyel ve antiviral etkilere sahip. Ayrıca ürünün fare deneylerinde dokuda yangıyı iyileştirici, kıl foliküllerini uyarıcı ve kollajen arttırıcı gibi birçok etkilerini  tespit ettik. İlk yaptıpımız çalışmalar sonucunda doku enjeksiyonlarının bir ay sonrasında iyileştirici ve rejeneratif etkiler gibi birçok farklı iyi etkiler gösterdiği sonuçlarına ulaştık. Daha sonra bu etkiyi anti bakteriyel ve  anti viral etkileri ile birleştirdik ve yeni solüsyonu mukozalarda korunma amaçlı kullanıma hazır hale getirdik. Bu ürün aynı zamanda doku iyileştirici olarak eklem içi ve cilt altı enjeksiyon olarak kullanılabilir” diye konuştu.

VİRÜSÜN NE ZAMAN VE NEREDE BULAŞACAĞI BİLİNEMEZ

Burun spreyi ve ağız spreyi olarak üretilen ürünlerin virüs yükünü azalttığının altını çizen Sabancı; “Özellikle kalabalık bir ortama girmeden önce ve sonrasında bu ürünü kullanabiliriz. Aynı zamanda da günlük sabah, öğle ve akşam şeklinde sürekli kullanabiliriz. Virüsün ne zaman geldiğini bilmiyoruz. Bu ürünü rutin bir şekilde kullandığımız zaman, SARS Cov-2 virüsünün mukozamızda tutunmasını engelleyebiliriz. Ürünü iki ayrı formda oluşturduk. Bu formlar ilk etapta gıda takviyesi grubundan ruhsatlandırıldı. Burun Spreyi Sağlık Bakanlığı İlaç ve Tıbbı Cihazlar Kurumu tarafından tıbbi cihaz statüsünde kayıta alındı. Yapacağımız klinik çalışmalarla ürünümüzün etkinliğini zaman içerisinde daha fazla destekleyeceğiz” açıklamasında bulundu.

AŞI OLANLAR DA KULLANABİLECEK

Ülke genelinde başlatılan aşılama çalışmasının SARS Cov-2 virüsünün yenilmesi için en önemli hamle olduğunu belirten Dr. A. Ümit Sabancı; “Aşı bizim için çok önemli bir nokta. Insanların bağışıklık geliştirmesi, vücutlarına giren virüsü sağladıkları antikorlarla nötralize edip hastalığın ortaya çıkmasını engellemeleri açısından önemli bir aşama olduğunu düşünüyorum. Fakat, aşı olmuş kişiler hastalıktan kendilerini korumakla beraber, dış ortamdan aldıkları virüsleri mukozalarında bulundurmaya ve bu virüsü temas yoluyla başkalarına bulaştırmaya devam edebilirler. Bu bakımdan aşı olmuş kişilerde de bu preparatların kullanılması oldukça önemli bir kontrol mekanizması olacak” şeklinde konuştu.

COVİD-19’A KARŞI ETKİNLİĞİ KANITLANDI

Projenin geliştirilmesi noktasında BUÜ Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Cüneyt Özakın ve araştırma ekibinden Öğr. Gör. Perihan Erkan Alkan ve Öğr. Gör. Ertan Güneş’in de büyük bir emeği bulunuyor. Ürünün bakteriler üzerinde etkinliğinin kanıtlandığını açıklayan Prof. Dr. Cüneyt Özakın; “Çok uzun süredir başta işlem görmüş tekstil ürünleri olak üzere birçok antimikrobiyal etkinlik kazandırılmış yüzey ve kimyasal maddenin antimikrobiyal etkinlik testlerini yaptığımız bir laboratuvarımız var. Covid-19 pandemisi ortaya çıkmadan bir kaç yıl önce Dr. Ahmet Ümit Sabancı ile ürettiği ürünün antimikrobiyal etkinliğini test etmek amacıyla çalışmaya başladık. Ürün üzerindeki çalışmalar; ürünün iyileştirilmesi, nano teknoloji uygulanması gibi bir çok aşamasında, geliştirilen ürünlerin antimikrobiyal etkinli olduğunu, bu etkinliği koruduğunu ve uzun süre antimikrobiyal etkinliğinin devam ettiğine dair sonuçlar aldık. Covid-19 pandemisi gündeme gelince, zaten bu ürünün antiviral etkinliklerini test etme aşamasına gelmiştik. Virüslerden de özellikle SARS Cov-2’yi seçerek bu yönde bir testin yapılması arzu edildi ve ürünün bu virüse karşı ciddi bir etkinliğinin olduğu da saptandı” dedi.

MUKOZAYI KORUYUCU ÖZELLİĞİ DE VAR

Ürünün içeriğindeki temel maddenin sterilizan ve dezenfektan özelliklerinin yıllardır bilindiğine işaret eden Prof. Dr. Cüneyt Özakın; “Ancak bunun kullanımında insan sağlığına olan zararları nedeniyle kısıtlılıkları vardı. Günümüze kadar daha çok çevre, sular ve benzeri yerlerde dezenfeksiyon yapılması amacıyla kullanılıyordu. Fakat nanoteknoloji ile beraber, molekülün farklı bir boyutta karşımıza çıkması, kullanım alanlarının da genişlemesine olanak sağladı. Pandemi sırasında özellikle SARS Cov-2 virüsüne karşı bir mukozal bariyer oluşturulması amacıyla kullanılabilirliği üzerinde çalışmalar yapıldı. Bu maksatla geliştirilen yeni moleküler yapılar, SARS Cov-2 virüsünün mukozaya bağlanmasını engellediği gibi mukozanın da iyileşme gücünü arttırıcı özellik gösterdiğini bizlere kanıtladı. Böyle olunca bu pandemi döneminde insan sağlığını koruyabilecek bir alan karşımıza çıktı. Daha sonrasında yapılan testler, sonuçları ve buradan elde edilen veriler, kullanılabilir hale getirilmiş bir molekülün bir ticari unsur haline getirilmesini ve insan sağlığında kullanıma sunulmasına olanak sağladı” diye konuştu.

BULAŞ ZİNCİRİNİ KIRMAK İÇİN ÖNEMLİ BİR ADIM

Çalışmada önemli katkıları bulunan BUÜ Tıp Fakültesi Tıbbi Genetik ve Translasyonel Tıp Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Şehime Gülsün Temel de Op. Dr. A. Ümit Sabancı’nın geliştirdiği nanosolüsyonun Çukurova Üniversitesi’nden Doç. Dr. Atıl Bişgin ile işbirliği yaparak SARS Cov-2’ye karşı etkinliğini kanıtladıklarını açıkladı. Bu solüsyonların aynı zamanda toksik etkiye yol açmadığı, sağlıklı hücrelerin canlılığı üzerine negatif etkisinin görülmediği, insan solunum sistemi (trekea-bronşiyal) hücreleri üzerine hem proliferatif hem rejeneratif etkisinin olduğu ve insan trakea-bronşiyal epitel hücrelerine zarar vermediğini de tespit ettiklerinin altını çizen  Doç. Dr. Şehime G. Temel; “Bu nazal ve ağız spreyini kullanırken güvenle kullanabileceğimiz anlamına geliyor. Ayrıca bu ürünün sertifiye  bir laboratuvar tarafından tüm biyouyumluluk ve sitotoksisite testleri yapılmıştır.  Bu bilimsel veri; bu solüsyonun güvenle mukozal bariyer oluşturmak, bulaş zincirini kırmak ve koruyucu bir mekanizma geliştirmek için kullanılabileceğini bize göstermektedir. Tabii ki yine de maske, temizlik ve mesafe konularında dikkat edilmesi gerektiğini söylemek istiyoruz. Anti mikrobiyal ve anti viral etkilerini Üniversitemizin katkıları ile ortaya çıkarmayı başardığımız için gururluyuz” açıklamasında bulundu.

Sosyal-Paylaşım

Anasayfaya Dön Son Haberler Haber Arşiv

Haber Tarihi : [22-Oca-2021]

Haber Görüntüleme : 13.951 - 0