Bilindiği üzere YÖK tarafından son yıllarda rasyonel kontenjan politikasına geçilmiş ve bunun neticesinde bir yandan üniversitelerimizdeki programların dolulukları son yılların en iyi oranlarına ulaşırken diğer taraftan hoca yetkinliği, alt yapı ve istihdam gibi faktörlerin dikkate alınmış olması hasebiyle programa yerleşen öğrenci memnuniyeti de geçmiş yıllara göre artma eğilimine girmiştir.
Bu bağlamda üniversitelerdeki pek çok disiplinin üzerinde yükseldiği temel bilimler (fizik, kimya, biyoloji, matematik) Yeni YÖK konsepti ile başlatılan süreç ve alınan radikal kararlar ile tekrar hak ettiği ilgiyi kazanmıştır. Diğer taraftan ziraat, su ürünleri, hayvancılık, yer bilimleri gibi ülkemiz için stratejik öneme sahip bazı programlar da YÖK Destek Programı kapsamına alınmış, temel bilimleri önceleyen Yeni YÖK böylece “toprağa ve suya dokunmaya” başlamıştır.
Bu genel yaklaşım çerçevesinde YÖK Destek Programının kapsamı, bu sene Felsefe programını da içine alacak şekilde genişletilmiştir. Ülkemizde 2020 yılı için belirlenen kontenjanlar itibariyle; 55 devlet üniversitesinde ve 6 vakıf üniversitesinde öğrenci alan felsefe programı bulunmaktadır.
Son yıllarda bu programlara rağbet azalmakta, kontenjanlar bazı üniversitelerde dolmamakta ve vakıf üniversiteleri bu programları açmaya ilgi duymamaktadır. Bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de sosyal bilimlerin, maalesef pek çok alana nispeten geçmişte sahip olduğu ve hak ettiği yerde olduğunu söylemek zordur. Felsefe de alaka ve talep kaybına uğrayan bu önemli bilim dallarından biridir. Bu durum, bilimin gelişimi için endişe vericidir. Zira her şeyin ölçülmeye çalışıldığı, maddiyat ile değer biçildiği ve ölçülemeyenin dışarıda bırakıldığı bir dünyada felsefenin giderek önemini kaybetmesi, özelde bütün sosyal bilimler için, genelde ise tüm bilimler için olumsuz sonuçlar doğurabilir. Eleştirel ve mantiki düşünce ile tahlil kabiliyetinin gelişmesinde felsefi ve mantiki düşüncenin rolü büyüktür. Diğer taraftan üniversiteler sadece bilgiye sahip insanlar yetiştiren değil, aynı zamanda dünyayı ve hayatı yorumlayabilme kabiliyetine sahip insanlar da yetiştiren kurumlardır. Felsefenin, üniversiteleri araştırma merkezlerinden veya şirketlerden ayıran özelliği bu durumla ilgilidir. Felsefe üniversite öğrencisinin entelektüel düzeyini yükselten, onu münevver kılan, onun şahsiyetini olgunlaştıran bir programdır. Dolayısıyla bir üniversitenin diğer programları ile ilişkisinin kurulması ve seçmeli dersler havuzunda olması gerekmektedir. Bundan dolayı üniversitelerimizde felsefe eğitiminin desteklenmesi ve güçlendirilmesi gerekmektedir.
Bu düşünceler ile “Yeni YÖK” konsepti içinde felsefe lisans programları YÖK Destek Bursları kapsamına dahil edilmiş olup devlet üniversitelerinde bu programlara ilk 15 tercihinde yer vererek ilk 3 sırada yerleşen başarılı öğrencilere öğrenimleri boyunca yıllık 12 ay üzerinden karşılıksız 800 lira burs verilecektir. Bu yaklaşımın bu programın önemine yönelik önemli bir farkındalık oluşturmasını bekliyoruz. Felsefe bölümleri süreç içinde başkaca tedbirler ile de güçlendirilecektir.
Öğrenci dostu YÖK olarak, tüm programlara yerleşecek öğrencilerimize üstün başarılar diliyoruz.
Anasayfaya Dön Güncel Duyurular