Benlik Saygısının Karanlık ve Aydınlık Yüzü

Bilimsel çalışmalar, ayrımcılığın bireysel özelliklerden toplumsal süreçlere varan çok boyutlu bir olgu olduğunu göstermektedir. Psikologlar ayrımcılığın bireysel boyutunu anlamak amacıyla çok sayıda açıklama öne sürmüştür. Bu açıklamaların önemli bir çoğunluğu özellikle benlik saygısı (self-esteem) üzerinde yoğunlaşmaktadır. Bu konuda yürütülen çok sayıda araştırmanın kuramsal çerçevesini Sosyal Kimlik Kuramı (SKK) oluşturmaktadır (Tajfel ve Turner, 1979).

SKK’ya göre, bireylerin dış grup üyelerine karşı ayrımcı davranış sergilemelerinin temelinde olumlu benlik saygısına ulaşma ve bunu sürdürme arzusu yatmaktadır. İç grup üyeleri dış grup üyelerinden olumlu bir ayırt edicilik oluşturarak benliklerini yüceltirler. Bireyler sosyal kimlik edinme, iç grup ve dış grup üzerinde sınıflandırma yapma ve iç grubunu olumlu sonuçlar elde edecek şekilde dış gruplarla karşılaştırma süreçleriyle benlik saygısı kazanma ve onu sürdürmeye çalışırlar.

Minimal grup paradigmasıyla yürütülen araştırmalarda iç grup yanlılığının ortaya çıkmasında diğer etkenlerin yanı sıra, olumlu bir benlik saygısına sahip olma ihtiyacının da rol oynadığı varsayılmakla birlikte, bu varsayım test edilebilir bir hipotez halinde ifade edilmemiştir. Abrams ve Hogg (1988) gruplar arası ayrımcılığın olumlu bir benlik saygısına sahip olma ihtiyacı tarafından motive olduğu düşüncesini Benlik Saygısı Hipotezi (BSH) olarak adlandırılmıştır. Abrams ve Hogg (1988) minimal grup paradigmasını kullanan çalışmalara dayanarak BSH’den iki önerme türetmişlerdir: (I) gruplar arası ayrımcılık sosyal kimliği güçlendirir ve dolayısıyla benlik saygısını yükseltir; (II) benlik saygısının düşük olması ya da tehdit altında bulunması, olumlu benlik saygısına sahip olma ihtiyacı nedeniyle gruplar arası ayrımcılığı arttırır. Araştırmacılar benlik saygısının, gruplar arası davranışla ilişkili olarak hem bağımlı hem de bağımsız değişken şeklinde değerlendirilebileceğini ifade etmişlerdir. Çünkü benlik saygısı gruplar arası davranışın spesifik formlarının bir ürünü olmasının yanı sıra bu davranışlar için motive edici bir güçtür.

Abrams ve Hogg (1988) BSH ile ilgili olabilecek çok sayıda çalışmayı incelemişlerdir. BSH’ye ait her iki önermeyi destekleyen çok sayıda araştırmaların yanı sıra desteklemeyen araştırmaların da olduğunu bildirmişlerdir. Araştırmacılar tutarsız sonuçların ortaya çıkmasını temelde benlik saygısının ölçülmesine bağlamışlardır. SKK, kişisel-sosyal benlik türleri önererek gruplar arası ilişkilerde sosyal benliğin ön plana çıktığını ifade etmiştir. Ancak çalışmaların çoğunda genel benlik saygısı puanları benimsenmiştir (örn., Rosenberg Benlik Saygısı Ölçeği). Gruplar arası ilişkilerde sosyal benliğin belirginleşmesinden dolayı, genel benlik saygısı ölçümleri bireylerin o anki benliklerine karşı büyük ölçüde duyarsız olabilir.

Bu sorunun üzerinde duran Verkuyten (1998), Hollanda’da yaşayan Türk ve Faslı ergenlerin algıladıkları ayrımcılığı ve benlik saygılarını kişisel-sosyal kimlik düzeylerine bağlı olarak incelemiştir. Araştırmada algılanan kişisel ayrımcılığa kıyasla algılanan grup ayrımcılığının daha yüksek çıkmasının yanında, algılanan bireysel ayrımcılık kişisel benlik saygısıyla olumlu bir ilişki gösterirken, algılanan grup ayrımcılığı etnik benlik saygısıyla olumlu bir ilişki göstermiştir. Ayrıca, hem algılanan kişisel ayrımcılık ve algılanan grup ayrımcılığı hem de kişisel benlik saygısı ve etnik benlik saygısı birbirlerinden bağımsız boyutlar olduğu ortaya çıkmıştır. Verkuyten (1998) benlik saygısı ile algılanan ayrımcılık arasında bir ilişki bulmayan çalışmaların, algılanan ayrımcılığı ve benlik saygısını grup düzeyinde değil de kişisel olarak değerlendirdiklerini; bu nedenle sonuçların şaşırtıcı olmadığını ifade etmiştir.

Alanda çok sayıda benlik saygısı ölçeğinin olduğunu, ancak bunların hepsinin kişisel kimliğin bireysel olarak değerlendirilmesine odaklandığını belirten Luhtanen ve Crocker (1992) sosyal kimlikteki bireysel farklılıkları değerlendiren Kolektif Benlik Saygısı Ölçeği’ni geliştirdiler. Ülkemizde Kolektif Benlik Saygısı Ölçeği kullanılarak yapılan yakın tarihli bir çalışmada, yüksek düzeyde gruplar arası ayrımcılık sergileyen katılımcıların düşük düzeyde ayrımcılık sergileyenlere kıyasla kolektif benlik saygılarının daha yüksek olduğu bulunmuştur (Kostakoğlu, 2010). Kolektif benlik saygısı ölçümlerini kullanan araştırmalardan elde edilen sonuçların büyük çoğunluğu BSH’yi desteklemekle birlikte, tutarlı olmayan bulgular da söz konusudur.

Benlik saygısının belirli formlarının dış grup ayrımcılığına eşlik ettiğine yönelik sağlanan zengin literatüre rağmen, ne tür bir benlik saygısının, dış gruba yönelik olumsuz sonuçları ürettiği ve bunların nedeni olduğu konusunda herhangi bir fikir birliği yoktur. Golec de Zavala ve ark., (2009) benlik saygısının hangi yönünü gruplar arası ayrımcılığın nedeni ve sonucu olduğunu belirlemek amacıyla kolektif narsisizm (collective narcissism) kavramını önermişlerdir. Bireysel narsisizmin gruplar arası alana uzantısı olan kolektif narsisizm, kişinin kendi grubunun kusursuzluğuna dair gerçek dışı inancı olarak tanımlanmaktadır. Araştırmacılar kolektif narsisizmin, dış grup üyelerinden iç gruplarına yönelik hayranlık ve onaylama beklendiği kolektif benlik saygısı olarak görülebileceğini ifade etmişlerdir. Kolektif narsisizmde sosyal hayranlık duygusunun gereği asla yerine getirilmeyeceğinden, diğerlerinin iç gruba yüksek saygıyı yeterince göstermediği inancı oluşmakta, bu da ayrımcı davranışlara yol açmaktadır. Kolektif narsisizm değişkeni ile ilgili yapılan araştırmalar, bu değişkenin dış gruplara yönelik saldırgan ve ayrımcı davranışlar üzerinde etkili olduğunu göstermiştir.

Sonuç olarak, ayrımcılık ile benlik saygısı arasında karşılıklı etkinin olması olası bir durumdur. Ancak, ayrımcılık ve benlik saygısı arasındaki ilişkiyi çözmeye çalışacak araştırmacıların benliğin farklı düzeylerine dikkat etmeleri gerekmektedir. Özellikle, kolektif narsisizm kavramının gruplar arası olumsuz ilişkilerin anlaşılmasında önemli açıklamalar getireceği düşünülebilir. Bunlarla birlikte, gruplar arası ayrımcılık üzerine yapılacak çalışmaların gruplar arasındaki sosyal-yapısal ilişkiler ve grup üyelerinin bu ilişkiler hakkındaki inançları, dini ya da siyasi değerler ve kendini gerçekleştirme (self-actualization), öz genişletim (Self-effacement) gibi motivasyonları göz önüne almaları faydalı olacaktır. Abrams ve Hogg’un (1988) ifade ettikleri gibi, SEH genel açıklayıcı bir kavram olarak kullanılabilse de, farklı sosyal motivasyonlar belirli gruplar arası davranışların belirlenmesinde daha etkili olabilir.


Kaynaklar:

Abrams D., & Hogg M. A. (1988). Comments on the motivational status of self-esteem in social identity and intergroup discrimination, European Journal of Social Psychology, 18, 317-334. http://onlinelibrary.wiley.com/…/1…/ejsp.2420180403/abstract

Golec de Zavala, A., Cichocka, A., Eidelson, R., & Jayawickreme, N. (2009). Collective narcissism and its social consequences. Journal of personality and social psychology, 97(6), 1074. http://dx.doi.org/10.1037/a0016904

Kostakoğlu, G (2010). Grup Kimliğine Yönelik Tehdit İle İç-Grup Yanlılığının Benlik Değeri Üzerindeki Etkileri (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Hacettepe Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara.

Luhtanen, R., & Crocker, J. (1992). A collective self-esteem scale: Self-evaluation of one's social identity. Personality and social psychology bulletin, 18(3), 302-318. http://journals.sagepub.com/doi/abs/10.1177/0146167292183006

Tajfel, H., & Turner J. (1979). An integrative theory of intergroup conflicit. İçinde, W. G. Austin, & S. Worchel, (Eds.), The Social Psychology of Intergroup Relations (33-47). Brooks/Cole, Monterey, CA. http://www.ark143.org/…/Tajfel-Turner-1979-An-Integrative-T…

Verkuyten M. (1998). Perceived Discrimination and Self-Esteem Among Ethnic Minority Adolescents, The Journal of Social Psychology, 138(4), 479-493. http://dx.doi.org/10.1080/00224549809600402

Görsek kaynak:

https://www.willbrattcounselling.com/…/rethinking-self-este…

Anasayfaya Dön

İçerik Ekleme Tarihi : [07-Eki-2019]

İçerik Görüntüleme : [1.237]