Öz şefkat, kişinin karşılaştığı güçlükler karşısında kendisine eleştirel olmadan, nazik ve şefkatli bir şekilde yaklaşması (kendine nazik davranma boyutu) ve yaşanan sıkıntıları sadece kendisinin değil, diğer kişilerin de deneyimlediğini kabul etmesi (ortak insanlık boyutu) şeklinde tanımlanmaktadır. Ayrıca bireyin olumsuz duygu ve düşünceleriyle özdeşleşme yaşamadan, dengeli bir farkındalık durumunda olması (bilinçli farkındalık boyutu) öz şefkat düzeyi yüksek bireylerin özelliklerindendir (Neff, 2003).
Öz şefkat kavramının, bireyin iyi oluşu üzerinde olumlu etkilere sahip olduğunu gösteren çalışma bulguları, bu kavramın sağlıklı benlik algısına yönelik alternatif bir açıklama olarak ileri sürülüşünü destekler niteliktedir. Bu bulgular arasında öz şefkatin iyi oluşla ilişkisini hem tek zamanlı hem de belirli zaman diliminde bir süreç olarak inceleyen çalışma bulguları göze çarpar. Örneğin Neff, Rude ve Kirkpatrick (2007) üniversite öğrencileriyle yürüttükleri bir çalışmada öz şefkatin bir grup olumlu psikolojik sağlık çıktıları ile ilişkisini incelemiştir. Analiz sonuçları öz şefkat düzeyi arttıkça, iki önemli psikolojik sağlık değişkeni olan mutluluk ve iyimserlik düzeylerinin arttığını göstermiştir. Kendisine ılımlı davranan, başkalarıyla bağlılığını ön planda tutarak duygusal denge konumunu koruyan kişilerin mutlu oldukları ve geleceğe dair iyimser beklentiler içerisinde oldukları düşünülebilir. Bunun yanı sıra öz şefkat, olumlu duygu durumundaki artış ve olumsuz duygu durumundaki azalma ile ilişkili bulunmuştur. Öz şefkat düzeyi yüksek kişilerin, bireysel inisiyatif alarak değişim sürecinde aktif oldukları, yeni deneyimlere karşı merak ve ilgilerinin yüksek olduğu da elde edilen bulgular arasındadır. Ayrıca öz şefkatin, bilgeliğin duygusal boyutuyla orta düzeyde ve yansıtıcı boyutuyla ise güçlü bir ilişkiye sahip olduğu tespit edilmiştir. Özellikle gerçeği olduğu gibi görerek benlik farkındalığı geliştirme noktasında yansıtıcı bilgeliğin kavram olarak öz şefkatle örtüştüğü düşünülebilir. Çalışmada elde edilen bir başka önemli bulgu öz şefkatin, kişilik özeliklerinin (nevrotisizm, dışadönüklük, deneyime açıklık ve öz disiplin) psikolojik sağlık çıktıları üzerinde açıkladığı varyanstan daha fazlasını anlamlı olarak açıkladığı bulgusudur. Bu da öz şefkatin olumlu iyi oluş düzeyine, kişilik özelliklerinden farklı şekilde katkıda bulunduğunu göstermektedir (Neff, Rude ve Kirkpatrick, 2007).
Öz şefkatin psikolojik iyi oluşla ilişkisini anlamaya yönelik yürütülen başka bir çalışmada (Neff, Kirkpatrick ve Rude, 2007), katılımcıların kendini değerlendirme kaygısı yaşayacakları olası bir durum (ego tehdidi) laboratuvar ortamında oluşturulmuş ve bu durumda hissettikleri kaygı düzeyleri ölçülmüştür. Sahte bir iş görüşmesinde karşılaşabilecekleri, benliklerine yönelik tehdit niteliğindeki görüşme sorularına (örneğin ‘En büyük zayıf noktanız nedir?’ sorusu) cevap veren katılımcılardan öz şefkat düzeyi yüksek olanlar, daha düşük düzeyde kaygı yaşadıklarını rapor etmiştir. Öte yandan kişisel zayıflıklarını düşündükten sonra, katılımcıların benlik saygısı anlık kaygı düzeyini anlamlı şekilde yordamamıştır. Kısaca, öz şefkatin kendini değerlendirme durumunda hissedilen kaygıya yönelik bir tampon görevi gördüğü, benlik saygısının ise böyle bir görevinin olmadığını göstermektedir. Bu bulgular öz şefkat kavramının, benlik saygısına ek olarak iyi oluş üzerindeki olumlu etkilerine işaret eder. Ego tehdidine maruz kalındığında öz şefkat düzeyindeki farklılık, katılımcıların kullandığı bütüncül dilin özellikleriyle de –birinci tekil kişi zamirleri yerine, birinci çoğul kişi zamirlerinin kullanılması – göze çarpmaktadır (Neff, Kirkpatrick ve Rude, 2007).
Öz şefkatin bireylerin psikolojik sağlığıyla ilişkisini, belirli bir zaman diliminde incelemek yerine, psikolojik sağlıktaki değişimle ilişkisini inceleyen çalışma bulguları da mevcuttur. Örneğin Bluth ve Eisenlohr- Moul (2017) stresli bir dönem olan ergenlik dönemindeki 47 genci sekiz haftalık öz şefkat ve farkındalık programına dahil etmiş, ardından programın olumsuz –algılanan stres, kaygı ve depresyon- ve olumlu –zorluklara direnme, merak/olumlu risk alma ve memnuniyet- psikolojik çıktılar üzerindeki etkisini incelemiştir. Bulgular program süresince ve devam eden altı ay boyunca olumlu çıktılarda artış olduğunu; olumsuz çıktılardan ise sadece algılanan stres düzeyinde azalmanın olduğunu göstermiştir. Ayrıca farkındalık, zaman içerisinde algılanan stres, depresyon ve kaygı ile negatif yönde değişmiştir. Öz şefkat ise zaman içerisinde algılanan stres ve depresyonla negatif yönde değişirken; zorluklara direnme ve olumlu risk alma ile pozitif yönde değişmiştir (Bluth ve Eisenlohr- Moul, 2017). Benzer şekilde bir başka çalışmada, öz şefkat düzeyini arttırma işlevi gören bir uygulamanın öncesinde ve sonrasında alınan ölçümlerle, psikolojik sağlık değişkenlerindeki değişim incelenmiştir (Neff, Kirkpatrick ve Rude, 2007). Bulgulara göre öz şefkat düzeyinde artış yaşayan katılımcılar, aynı zamanda sosyal bağlılık düzeyinde artış deneyimlerken; kendini eleştirme, depresyon, kaygı, düşünceleri bastırma ve tekrarlı düşünme düzeylerinde azalma rapor etmiştir. Öz bildirime dayalı mevcut bulgular, uygulayıcı kişinin (terapistin) katılımcıların öz şefkat düzeyini değerlendirmesiyle de uyumluluk göstermiştir.
İyi oluştaki değişimi, öz şefkat düzeyindeki değişimle birlikte inceleyen çalışmaların yanı sıra, öz şefkatin iyi oluş üzerindeki etkisinin altında yatan mekanizmayı incelemek de araştırmacıların ilgisini çekmektedir. Bu araştırmalara bir örnek olarak öz şefkat ile yaşam memnuniyeti arasındaki ilişkide umudun aracı rolünün incelendiği çalışma bulguları verilebilir. Yang, Zhang ve Kou (2016) Çinli yetişkin bireylerle yürüttükleri çalışmada öz şefkatin yaşam memnuniyeti üzerindeki olumlu etkisinin yüksek düzey umut tarafından açıkladığını göstermiştir. Şöyle ki, bireyin kendisine yargılamadan yaklaşması, hedefler belirleyip, onlara ulaşma noktasında kendisine güvenmesi, yüksek motivasyona ve umuda sahip olması yaşam memnuniyetindeki artışı beraberinde getirebilir.
Yukarıdaki çalışmalara bakıldığında öz şefkatin olumlu ve olumsuz çeşitli psikolojik iyi oluş değişkenleri üzerindeki etkilerini gösteren bulgular göze çarpmaktadır. Bu etkilerin daha iyi anlaşılması adına farklı araştırma desenleri ve uygulamaların kullanıldığı görülür. Ayrıca, sıklıkla öz bildirime dayalı öz şefkat ölçümü yapılsa da, farklı yöntemlerin (örn. terapist değerlendirmesi) kullanıldığı çalışmalar da bulunmaktadır. Genel olarak çalışmalarda gözlenen sınırlılık, öz şefkatin tek bir boyut olarak analizlere dahil edilmesidir. Çünkü öz şefkatin alt boyutlarının, çeşitli iyi oluş değişkenleri üzerinde farklılaşan anlamlı etkilerinin olduğu düşünülebilir. Ayrıca, Neff, Rude ve Kirkpatrick’in (2007) çalışmasında öz şefkatin, kişilik özeliklerinin psikolojik sağlık çıktıları üzerinde açıkladığı varyanstan daha fazlasını açıkladığı bulunmuştur. Başka bir araştırmada ise kişilik özelliklerinin öznel iyi oluş üzerindeki etkisinde öz yeterliğin aracı rolü tespit edilmiştir (Strobel, Tumasjan ve Spörrle, 2011). Bu iki çalışmanın bulgusuna bakıldığında öz şefkat ve öz yeterliğin iyi oluş üzerindeki varyansı birlikte ne derece açıkladığı merak edilebilir. Soysa ve Wilcomb (2015) farkındalık, öz şefkat, öz yeterlik ve cinsiyetin hep birlikte depresyon, kaygı, stres ve iyi oluşu ne derece yordadığını incelemiştir. Öz şefkatin üç olumsuz boyutunun (kendini yargılama, izolasyon ve aşırı özdeşleşme) ayrı ayrı ele alındığı çalışmada öz yeterlik, depresyonu hem tek başına hem de kendini yargılama ve izolasyon boyutlarıyla; iyi oluşu ise sadece kendini yargılama boyutuyla birlikte anlamlı şekilde yordamaktadır. Öte yandan öz yeterliğin kaygıyı yordama gücü aşırı özdeşleşme boyutunun modele dahil olmasıyla; stresi yordama düzeyi ise izolasyon boyutunun modele dahil olmasıyla anlamlılık düzeyini kaybetmiştir. Kısacası bulgular, öz şefkatin belirli boyutlarının bazı psikolojik sağlık değişkenlerinde, öz yeterliğin açıkladığı varyansın üzerinde varyansı açıkladığını; bazılarında ise öz yeterliğin, öz şefkatin alt boyutlarıyla birlikte varyansı anlamlı şekilde açıklamaya devam ettiğini göstermektedir. Bu durum öz şefkatin ortalama puan olarak değil, altı alt boyutunun ayrı ayrı analiz edilmesinin önemini vurgulamaktadır. Özellikle iyi oluş değişkeni olarak belirlenen değişkene bağlı olarak öz şefkat boyutlarının yordama gücünün değiştiği görülmektedir (Soysa ve Wilcomb, 2015).
Kaynaklar
Bluth, K. ve Eisenlohr-Moul, T. A. (2017). Response to a mindful self-compassion intervention in teens: A within-person association of mindfulness, self-compassion, and emotional well-being outcomes.
Journal of Adolescence,
57, 108-118.
http://dx.doi.org/10.1016/j.adolescence.2017.04.001.
Neff, K. (2003). Self-compassion: An alternative conceptualization of a healthy attitude toward oneself. Self and Identity, 2(2), 85-101. doi: 10.1080/15298860309032
Neff, K. D., Kirkpatrick, K. L. ve Rude, S. S. (2007). Self-compassion and adaptive psychological functioning. Journal of Research in Personality, 41(1), 139-154.doi:10.1016/j.jrp.2006.03.004
Neff, K. D., Rude, S. S. ve Kirkpatrick, K. L. (2007). An examination of self-compassion in relation to positive psychological functioning and personality traits. Journal of Research in Personality, 41(4), 908-916. doi:10.1016/j.jrp.2006.08.002
Soysa, C. K. ve Wilcomb, C. J. (2015). Mindfulness, self-compassion, self-efficacy, and gender as predictors of depression, anxiety, stress, and well-being. Mindfulness, 6(2), 217-226.
Strobel, M., Tumasjan, A. ve Spörrle, M. (2011). Be yourself, believe in yourself, and be happy: Self‐efficacy as a mediator between personality factors and subjective well‐being. Scandinavian Journal of Psychology, 52(1), 43-48.